Doğal Seçilim, doğadaki çeşitlilik içerisinde ortama adapte olmak açısından
en avantajlı bireylerin seçilip üreyerek kendilerindeki bu avantajlı genleri
yavrularına aktarması iken yapay seçilim seçici etmen doğa koşulları olmadan,
bir türün istekleri veya amaçlarına yönelik olarak işleyen bir mekanizma olarak
düşünülebilir.
Bu yapay seçme , doğal seçmeye göre çoğu kişilerce daha kolay anlaşılır
, Charles Darwin de türlerin kökeni adlı kitabının ilk bölümünde
bu konuya yer ayırmıştır.Doğal seçilimin nasıl etki ettiğini hem kendi
bedenlerimizde ,hem tüm diğer canlıların bedenlerinde, embriyolojik
gelişim süreçlerimizde, paleontolojik bulgularda bulabiliriz,fakat yapay
seçilim gözlerimizin önündedir ve görmek oldukça kolaydır.
Değişime diğerlerinden daha fazla uyum gösterebilen türlerde bu seçmenın
bir kez etkili olması yapay seçme sürecini başlatmiş olur. Bazen seçilen
bireyler arasında da doğal seçilimin yetersiz kalacağı görülebileceğinden
– çoğu zaman durum tam olarak budur- başka süreçler görülür hale gelir.
Doğa değişmekte yaşam formları çeşitlenmekte ve doğa kaynakları azalarak bu
kaynalara ulaşımı zorlu hale getirmektedir.Çoğu canlı bu uğraşla başa
çıkmayi daha fazla yavru üretmekte bulur.Fakat bazen bu da yetersiz kalır ve
yavrular arasında başka faktörlerin önemli hale gelir.
Doğada evrimin nasıl işlediğini görebilmemizi sağlayabilecek bir
seçilim türü olan yapay seçilim , rastlantısal olarak çeşitlenen kalıtsal
donanımın rastlantısal olmayan hayatta kalışıdır.Genler tarafından şekillenmiş
formların kasıtlı ya da kasıtsız seçimi ,doğal ayıklanmanin devasa zaman
ölçeğine rağmen kimi zaman çok daha kısa sürede gözlemlenmesini sağlar.Bu
seçilim tür bazındaysa negatif olarak yok olmayla, pozitif olarak daha iyi
üremeyle sonuçlanabilir.
Adeta bir türün genetik malzemesinde dengeleri değiştirerek gen frekans dengesini yeniden şekillendiren fakat yine kendini doğal seçilimle farklılaşmaya toleranslı türler üzerinde işleten , keyfi bir seçilim baskısı vardır. Bu süreçte adeta canlıların gen havuzu bilinçli –insanlar tarafından olduğu gibi- ya da bilinçsiz –böcekler ya da çiçekler tarafından olduğu gibi – yontulmuş olur.
Bunlardan biri olan yapay seçilimi doğada gözlemlemekse çok kolaydır.Bitki
ve hayvan yetiştiriciliği tarım başlamasıyla fazlasıyla hızlanmış geliştirilmiş
ve bu teknikler nesilden nesile daha da kapsamlı bir çerçeveye koyularak
geliştirilmiştir.Türümüz seçmenin ilkelerini keşfederek bu sayede doğayı
kontrol altına almaya başlamıştır.Tabii ki, arzulanan bu özelliğin en azından
öncül bazı niteliklerinin popülasyonun genetik havuzu içerisinde var olması
doğanın seçme ilkelerinin en başta uygulanıyor olmasıyla mümkündür.
Yeryüzündeki çiçeklerin bitkilerin çeşitliliği ve göz alıcılığı karşısında
adeta hayrete düşsek de bizler yapay seçilimi uygulayan ilk
canlılar değiliz.Bu çeşitliliği ve muhteşem renkleri ilk ıslahçı olan böceklere
borçluyuz.Bu böceklerin doğanın şekillendirdiği formlarda yönlendirilmiş bir
seçme uygulaması sık rastlanan çiçekleri açıklayabilir.Bu süreçten sonra ise bahçivanlar yabani bitkilerin üzerinde daha iyi
üreyen ya da daha çok meyve veren bitkilerin üreme şartlarını
iyileştirmeleriyle yeniden bir seçilim uygulamışlardır.
Kuş yetiştiricileri ise çok daha güzel sesli ya da renkli kuş türlerini
olası üreme bariyerlerinden uzak tutarak bu türler üzerinde benzer bir seçilim
yaparlar.
Köpek yetiştiricileri de bugün evcil
hayvan arayan onlarca insanın gözlerine hitap edecek yeterlilikte bir
çeşitlilik için bu hayvanlar arasında hayvanların doğal yolla
şekillenmiş bedenlerinde , yapay olarak bir seçmeye gitmiş bu
hayvanların bazı cinslerinin hayatta kalabilmelerini daha olası hale
getirmişlerdir.Günümüzdeki bütün evcil köpekler, iki alt türe aittir: Canis lupus
familiaris ve Canis
lupus dingo. Bunların tümü, vahşi kurt olarak bildiğimiz Canis lupus‘un alt türleridir.
Binlerce yıldır insanlar, yaşadıkları bölgelere en çok yaklaşan en az saldırgan
olan en güçlü olan gibi bazı özelliklere göre seçtikleri vahşi kurtları
evcilleştirmiş ve bu özelliklerine göre seçilim uygulamıştır.
Ayni şekilde kürkleri için yetiştirilen bazı hayvanların özellikle kürkleri
daha gür ve parlak ya da renkli olanlarının iyi şartlarda yetiştirilmesi bu
hayvanların doğal olarak çok daha hızlı üreyip yayılmalarıyla sonuçlanır.
Bilinçli ve seçme gücüne sahip insan türü, sürekli yönlendirilmiş bir seçilim
uygulayarak, tüylü ve sevimli olan köpeklerin sürekli birbirleriyle
çiftleşmesini ve yavrular içerisinden de daha uzun tüylü olanları
büyüdüklerinde sürekli olarak yine uzun tüylü ve sevimli
olanlarla çiftleşmesini sağlayabilir ve bu sayede gen havuzunu
şekillendirmiş olacağından bu yavruların sevimli ve uzun tüylü olacağını
garanti edebilir.
evcilleştirilmiş çeşitli köpekler
Hayvan yetiştiricileri mesela sütçüler, bazı inek ve sığırları koruma
altına alıp üremelerini hızlandırarak aynı zamanda bunlar üzeründe üremelerini
iyileştirici birçok strateji uygulayarak bu hayvanların çok daha fazla
süt üretmelerini sağlayan devasa meme yapılarına sahip olmalarına ya da
sahip olmuş olanların üremelerine izin vererek bir seçmeye gitmiş
olurlar. Bunun dışında kalanların ise çiftleşmesine izin verilmez veya
sınırlandırılır. Nesiller boyu doğan yavrulardan, istenen özelliği en çok
taşıyanlar yetiştirilerek kendileri gibi bu özelliği çok taşıyan karşıt
cinsiyetteki bireylerle çiftleştirililer. Bu şekilde, nesiller geçtikçe istenen
özellik daha da yoğun olarak gözükmeye başlar ve bir süre sonra bu şekilde
yapay olarak izole edilen bireyler daha önce anlatılan yöntemler dahilinde
atalarıyla çiftleşemez hale geldiklerinde türleşme yani evrim gerçekleşmiş
olur.
Türleşme doğada daha zordur. Çünkü kontrollü seçilim sebebiyle, seçilen
genler havuz içerisinde sabitlenmeden sürekli olarak bir yöne doğru
sürüklenirler. Bu da, Yapay Seçilim ile elde edilmiş popülasyonlar kendi
hayatlarına bırakıldığı anda, o popülasyonların sadece birkaç nesil içerisinde
eski özelliklerine yeniden dönmeleriyle sonuçlanabilir. Ancak daha istikrarlı
ve kontrollü olarak yapılan seçilim sonucunda, bir daha asla geri dönemeyecek
türler elde edilebilir. Bu tamamen, seçmeyi yapan türün yönlendirme becerisine
kalmaktadır.
Besi hayvancılığıyla uğraşan kimselerin
bir hayvandan edindikleri verim çok daha yüksek olabilmesi de yine yapay
seçme sayesinde gerçekleşir. Evcil büyükbaş hayvanların tamamı, günümüzden
10.200 yıl öncesinden itibaren vahşi doğadaki 80 civarında Avrupa Bizonu’nun
yapay seçilimi sonucu evrimleştirildiği genetik çalışmalar
sonucunda bilinmektedir. Günümüzde bu atasal türün soyu tükenmiş olsa da,
bu atanın çok sayıda tam fosili elde edilebilmiştir. Örneğin evcil ineklerin ataları
olan Bos
primigenius türü inekler, yavruladıktan sonra ortalama olarak günde 4-5 litre arasında
süt verebilmekteydiler ve bu miktar onlar ve yavruları için fazla sıyla
yeterlidir ancak günümüzde Yapay Seçilimle bu ineklerden
evrimleştirilen Bos
taurus türü evcil inekler yavruladıktan sonra günde ortalama 50 litreye
kadar süt verebilir hale gelmiştir.
Bu inekler doğada olsaydı kuşkusuz bu şekilde bir evrime ihtiyaç
duymazlardı,devasa meme yapısı gereksiz enerji kullanımı anlamına gelir ve
enerji kaybıdır oysa yetiştiriciler yeterli enerji sağladıkları için bu şekilde
bir yönlendirilmiş seçilim işleyebilir hale gelmiştir.
Her inek, birden fazla yavru doğurmaktadır ve bu yavruların genetik yapıları birbirlerinden farklıdır. Bu farklılık, yetişkin olup üredikleri zaman verebilecekleri süt miktarını da etkilemektedir. Örneğin, günlük 5 litre süt verebilen bir annenin yavrularının tamamı günde 5 litre süt verecek özelliklerde olamayacaktır. Kimisi günde 3 litre, çoğu anneleri gibi 5 litre civarında, bazılarıysa annelerinden bile fazla 7 litre süt verebilecektir. İşte bu “bazı” yavruların üremesine izin verilmesi sonucu, sürekli artan süt üretim kapasiteleri mümkün hale gelir. Bu yeni nesiller, atalarndan öylesine farklıdırlar ki bir araya getirilecek olsalar artık birbirleriyle çiftleşmeyi tercih etmeyecek kadar ayrılmış olabilirler ve bu durum zaten türleşmedir.
Her inek, birden fazla yavru doğurmaktadır ve bu yavruların genetik yapıları birbirlerinden farklıdır. Bu farklılık, yetişkin olup üredikleri zaman verebilecekleri süt miktarını da etkilemektedir. Örneğin, günlük 5 litre süt verebilen bir annenin yavrularının tamamı günde 5 litre süt verecek özelliklerde olamayacaktır. Kimisi günde 3 litre, çoğu anneleri gibi 5 litre civarında, bazılarıysa annelerinden bile fazla 7 litre süt verebilecektir. İşte bu “bazı” yavruların üremesine izin verilmesi sonucu, sürekli artan süt üretim kapasiteleri mümkün hale gelir. Bu yeni nesiller, atalarndan öylesine farklıdırlar ki bir araya getirilecek olsalar artık birbirleriyle çiftleşmeyi tercih etmeyecek kadar ayrılmış olabilirler ve bu durum zaten türleşmedir.
SEBZE YETİŞTİRİCİLİĞİ
Çiftçiler çok daha fazla talep edilen
brokoli gibi modern bitkileri hepi topu birkaç yüzyıldan beri
üretebilmektedirler. Talep edilen lezzetli ve güzel bitkilerin bilinçli olarak
seçilmiş olmaları bunları hayatımıza sık sokmamızla da seçilmeye devam ederler.Bunun
sonucunda, günümüzde hepimizin son derece aşina olduğu ve sıklıkla
kullandığımız ve bu
seçilimden önce doğada var olmamış şu sebzeler elde edilmiştir.
BÖCEKLER VE ÇİÇEKLER
Tıpkı bizlerin süt açısından inekleri seçmemiz gibi böcekler
de çiçekleri seçmekte ve yapay olarak, istekleri doğrultusunda evrimleştirmektedir.
Bu örnek, doğada da ihtiyaçlardan doğan seçilim baskısının olabildiği net bir
şekilde gösterir.Çiçek yetiştiricilerin çok daha renkli ve güzel kokulu
bitkileri, tercih edilmeleri için bu bitkilerin üremelerini hızlandırmalarıyla
yine söz konusu seçilim olmuş olur.
Bizler çiçekleri yönlendirilmiş seçilimle ayıklamaya gitmeden önce böcekler
ilk ıslahçılar olmuş seçmeye gitmişlerdir.
Böcekler çok daha güzel ve hoş kokulu bitkilere eğilim göstererek bu
bitkilerin üremelerinde rol oynarlar.Özellikle dünya üzerindeki bitki
çeşitliliği dikkat çekici olmasını ilk ıslahçılara ,böceklere borçludur.
Fakat her şey karşılıklıdır.Çiçeklerle böcekler arasında fazlasıyla hassas ilişkiler döner. Adeta birlikte evrilirler ve birbirlerine özelleşmiş türleri doğada sıkça rastlanır.Bazen bu özelleştirmeyi taklit ederek bu durumdan faydalanmak isteyen başka türlerde bu durumdan faydalanırlar.
Yukarıdaki görselde solda bir sinek kuşu nektar emiyor.Alttaki görselde ise
bu sinek kuşuna benzer bir evrimsel donanım geliştirerek adeta bu kuşları
taklit eden atmaca güvesi bulunuyor.
Yapay seçilim sadece insan eliyle meydana gelmez. Doğa meydana gelen
rastgele çeşitliliklerin içinde doğal seçilimin eliyle işleyen bu seçmelere
birçok canlının kasıtlı ya da kasıtsız seçilmesiyle çeşitlenmiştir.
Çiçekler kendilerini çoğu zaman döllemezler. Çünkü başka çiçeklerle üremek
değişen doğa koşullarına karşı tolerans gösterebilen genetik materyal
anlamına gelir dolayısıyla belki de tam bu sebeple başka bir çiçekle birlikte
üremek daha avantajlıdır.
Çiçekler , böceklerin kendilerine konmaları için kimi zaman renkli ve hoş
kokulu olmanın dışında bu üremelerinde görev olan taşıyıcılara nektar
sunarlar.Hatta bazen söz konusu böceğin dişisini taklit ederek bu böcekleri adeta
kandırıp kendilerine çekerler.Yukarıdaki görselde böceklerin kanmasını
sağlayıcı yapılar ortaya bir kez çıktıktan sonra böcekler tarafından
dişileriymiş gibi algılanarak daha fazla seçilmiş taşınmış ve üreme imkanı
bulmuş olabilirler.
Yukarıdakı görselde bir örümcek orkidesi taklidi yapan adeta böcek görünümüne girmiş bir
çiçek bulunuyor aşağıdaki görseldeyse mor çiçeğin üzerinde mor peygamber devesi bu çiçeğe
konacak dişi peygamber develeri ile çiftleşme şansını artıracak gibi görünüyor.


Nihayetinde konan böcek çiçeğin nektarından başka bir çiçeğe daha gidecek
kadar tatmin olduktan sonra çiçeğin kendisinin gövdesine yapışmış hale
getirdiği polenlerle birlikte çiçekler arasında tozlaşmalarına olanak sağlar.
Arılar çiçeğin sunduğu besinleri tadarken çiçek de arıya polenlerini
yapıştırmaktan geri durmuyor.
Böcekler bu durumda daha renkli ve hoş kokulu çiçekler üzerinde ,çiçeklerse
daha iyi taşıyıcılık yapan böcekler üzerinde pozitif bir seçme uygulamış
olurlar.
Aynı zamanda hoş kokulu olmayan çiçekler ya da iyi taşıyıcı olmayan
böcekler bu sayede negatif bir seçilime maruz kalarak yok olabilir ya da belki
üremelerini hızlandıramadan var olmaya devam edebilirler.
Eşeysel Seçilimse türün kendi içindeki silahlanma yarışına girmesidir. Çoğu
türde dişiler genellikle erkekler tarafından cezbedilir. Çünkü bir dişi
hamilelik süresinde üreyemez. Dolayısıyla erkekler arasında kimi zaman bir
yarış söz konusu olur ve dişilere göre daha fazla değişime uğramak avantajlı
konuma gelir.
Sülünlerdeki eşeysel farklılık dikkat çekici ve sanki başka bir türün
üyeleriymiş gibi görünmelerine neden olacak kadar büyüktür.
Genlerini aktarabilme uğraşı kuşanmaktan geçer. Bir dişinin dikkatini
çekici renklere sahip olmak ya da hoşuna gidebilecek ve kandırmaya yetecek
kadar kabarık tüyler bunlardan bazılarıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder