Merhaba dostlar
Yayınlarımıza Yorum Yapmayı Unutmayın
genetik-biyoloji.blogspot.com.tr
DUYURU

13 Ağustos 2016 Cumartesi

Canlı Dünyayı Organik Kurama Göre Açıklamak


    
            Canlı Dünyayı Organik Kurama Göre Açıklamak

Canlı organizmaların moleküler düzeydeki işlevleri özelikle hücresel düzeyde  fizik ve kimya yasalarına uymaktadır. Fakat bunun anlamı bu şeylerin katı fizikselci yaklaşımla tüm birimleri kapsayıcı bir  açıklama gerektiğinde tamamen ayni şekilde uygulanılabileceği değildir.


Bu yüzden  dirimselci yaklaşımlar ve indirgemeci fizikselci ekoller yerine günümüzde çoğu bilim çevrelerinde bir uzlaşmaya gidilerek kabul edilen Organikçi görüş canlı dünyanın açıklamasında başvurulur hale gemiştir. Darwin’in hayatta kalma mücadelesinde doğal seçilimi keşfi ile zenginleşen modern  biyolojide bunun , tüm alanlarda mekanik olarak işleyen bir süreç olduğunu ve teleolojik yorumların böylece son bulduğunu görmekteyiz.


Biyoloji biliminde günümüzde kabul edilen  Organikçi dünya görüşü dirimselcilik ile indirgemeci fizikselcilik yerine biyologlar tarafından canlı dünyayı açıklamakta öncül kuram haline gelmiştir.Bu paradigma moleküler düzeydeki süreçlerin fizikokimyasal mekanizmalarla bütün anlamda açıklanabileceğini fakat bunun bütünleşme ve organizasyon düzeyleri ile mümkün olabileceğine odaklanmıştır.

Canlı organizmaların özelliklerinin sadece onların bileşimiyle değil organizasyonlarının da etkileriyle şekillenmiş olduğu sonucuna varılmasıyla birlikte salt  fizik ve kimyanın verilerinin canlı dünyada tamamen aynı şekilde işlediği  iddiası edimselci ekollerin mistik ya da teleolojik açıklamalarının reddi ile birlikte özellikle indirgemeci olan fizikselci ekollerin terk edilmesiyle sonuçlanmıştır.

Yaklaşımın temelini anlama uğraşında Organikçi bir bakış karmaşık düzene sahip görünen sistemlerini ve organizmalardaki evrimleşmiş genetik programların tarihsel niteliğine gereken önemi verir.

Çeşitli biyologlar tarafından ‘’bütün kendi parçalarının toplamından daha fazlasıdır.’’ şeklindeki özlü bir ifadeyle de vurgulanmış olan bu düşünce bütüncülük olarak da adlandırılır. İndirgemeciliğin esas sorunu mekanikçi olmalarının dışında bütünü küçük bileşenlere indirgeme işi tamamlandığında yani her bir bileşenin işlevinin saptanması sonucunda  artık bütünün de bu şekilde açıklanmasında gerekenlerin yeterli olduğu iddiasıdır. Fakat bu durum organizmaların üst düzey organizasyonlarındaki yeni özellikleri açıklayamadığı için, cezbetme ,avcı şaşırtma, seçilim gibi biyolojiyle alakalı kavramların  fizik ve kimya terimlerine indirgenemeyeceği anlaşıldığından günümüzde çoğu çevrelerce kabul görmemektedir.

Parçaların özellikleri sonucu oluşmuş ve beraberinde  karşılıklı etkileşimin ürünü olan bütünleşik sistemler canlı organizmaların birer sabit makine olarak görülmemesini sağlar.

Ne var ki parçalar arasındaki etkileşimler göz önünde bulundurulmadan parçaların açıklanması sistemin  bir bütün olarak taşıdığı özellikleri görmezden gelmek anlamına  gelir. Çünkü sistemi kontrol eden etmenlerin esasında organizasyon da önemlidir.

 Organikçiliğin dayandığı temellerden biri de organizmaların açık organizasyonlara sahip olduklarıdır. Bu yüzden canlı dünyaya bakarken onlara, moleküllerin bir araya gelmesiyle oluşmuş yığınlar olarak bakmaktan çok  işlevlerinin organizasyonlarına, karşılıklı ilişkilerine,etkileşimlerine ve bağımlılıklarına da bakmak da gerekecektir.

Modern biyolojinin tarihine bakıldığında fizikselcilerin ya da edimselcilerin en büyük eksiklikleri belki de kuşkusuz genetik program kavramının yoksunluğuydu. Bir diğer önemli eksiklikse bütünleşmenin üst kademelerinde daha düşük kademelerden öngörülemeyecek yeni özelliklerin ortaya çıkmasıydı.

Ortaya çıkma başta Darwinciliğin uzun jeolojik dönemler sonucu kerte kerte evrimleşen türler fikrine aykırı gibi görünse de evrimin süreksiz büyük sıçramalarla ilerlediği anlamına gelmemektedir. Çünkü bugün evrimin gen ya da birey üzerinde değil popülasyon ya da tür diyebileceğimiz ölçekteki frekans bağlamı dikkate alınarak  çalışılabileceğini gösteren modern evrimsel sentez kurama sahibiz. Bu  günümüzde Mendelci anlayış ya da Lamarckçılık yerine kabul edilebilecek iyi bir alternatif haline gelmiştir. Çünkü bu eski kuramlar bilimle birlikte eksikliklerinden ve hatalarından ayıklanarak güncel bilim bulgularına göre bu formlarda tamamlanmıştır.

Biliyoruz ki  modern bir evrimci yeni ya da üst düzeydeki bir sistemin ortaya çıkışını genetik varyasyon ve seçilimle açıklayabilmektedir. Alt birimlerin bütünleşmesiyle oluşan karmaşık bir sistem doğal seçilim aracılığıyla evrimleşen ve o düzeyde uyum gösterebilmiş olan bir sistemi temsil ettiğinden Darwincilikle ortaya çıkma teriminin bir sorunu yoktur.

Sonuç olarak biyosfer, incelemeye kapalı bir şey olmaktan çok doğru inceleme düzeyiyle irdelenebilecek dinamik bir yapıdadır. Dolayısıyla tüm bu şeyleri tek tek ele almaya kalkışmak bütünleşmiş sistemlerin bazı özelliklerinin gözden kaçmasıyla sonuçlanır. Bütünler arasındaki birçok etkileşim fizyokimyasal süreçlerdense bir üst bütünleşme düzeyinde görünür hale gelir.
Aynı zamanda unutulmamalıdır ki canlı organizmalar söz konusuyken  bütünleşme düzeylerinin etkinlikleri  genetik program tarafından denetlenmektedir.

2 yorum: